# A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P Q R S Ş T U Ü V W X Y Z
Sanatçı Detay Şarkı Sözleri Albümleri

Bon Jovi


Bon Jovi Hakkında

Bon Jovi, ABD’nin New Jersey kentinden çıkmış bir rock Müzik grubudur. Tüm dünyada günümüze dek 120 milyonluk albüm satışı yakalayan grup, Kuzey Amerika, Avrupa, Asya, Afrika ve Avustralya’da çeşitli şehirlerde toplam 50 ülkede 2500 konser vermiştir.

Müziklerinin, melodik rock, hard rock ya da glam metal tarzı olarak nitelendirilmesine «biz sadece rock ‘n’ roll yapıyoruz» diyerek yanıt veren grup 25 senelik kariyerleri boyunca Runaway, You Give Love a Bad Name, Livin’ on a Prayer, Wanted Dead or Alive, Bad Medicine, I’ll Be There For You, Lay Your Hands on Me, Blaze Of Glory, Keep the Faith, Bed Of Roses, In These Arms, Always, This Ain’t A Love Song ve It’s My Life gibi bir çok hite imza atmıştır.

Grammy, Amerikan Müzik Ödülleri, MTV Video Müzik Ödülleri ve Brit Ödülleri olmak üzere bir çok ödülü bulunan grup, 90’larda MTV’nin gerçekleştirdiği MTV Unplugged serisine ilham kaynağı olmuştur.

Bon Jovi’nin kuruluşu, grubun vokalisti John Francis Bongiovanni’nin lise zamanında başlayan rock ‘n’ roll tutkusuna kadar uzanıyor. John New Jersey’de ufak yerlerde çeşitli gruplarla birlikte konserler veriyordu. Kuzeni Tony’nin New York’ta Power Station adını taşıyan bir kayıt stüdyosu vardı. Bu stüdyoda E Street Band ve Aldo Nova gibi tanınmış isimlerle demolar kaydeden John, bunlardan 1982 de bir yaz gecesi kaydedilen «Runaway» adını taşıyan tek parçalık demosuyla bir anda New York Long Island’daki WAPP radyo istasyonun dikkatini çekti. Daha sonra ise Runaway tüm Amerika’daki radyolarının en çok çalınanları arasında yer alacaktı.

Plak şirketleri vakit kaybetmeden John Francis Bongiovanni adı altında grubu olmadan tek başına «Runaway» gibi bir hiti yaratan bu gencin peşine düştü. 1983 yılında Polygram/Mercury Records ile yapılan albüm anlaşmasından sonra John ilk olarak liseden beri arkadaşı olan o yıllarda klasik müzik eğitimi almakta olan David Bryan’ı grupta çalması için ikna etti. Sıra davul setine oturacak uygun adamı bulmaktaydı. John New Jersey deki gruplarda bass gitar çalan Alec John Such ile tanıştı. Beraber konserler veren üçlü daha sonra Alec in vasıtasıyla «Franke & The Knockouts» isimli grupta baget sallayan Tico Torres’i saflarına kattılar.

John, Tico, David ve Alec küçük topluluklar önünde kulp konserleri vermeye başladılar. Bunlardan birinde izleyiciler arasında çok önemli bir şahsiyet oturuyordu. O sıralar «Message» isimli gurupta çalan ama başka hayelleri olan bir gitarist; yani Richie Sambora… Richie izlediği konserden sonra John’un yanına giderek birlikte çalmaya ne dersin dedi. John neden olmasın deyip uzaklaştı fakat asıl amacı onun hakkında bilgi toplamaktı. Birkaç gün sonra Richie’yi arayıp beraber çalmayı önerdi. İlk çalışmada Richie, John ve grup üyelerini büyülemeyi becermişti.

Grup ilk provalarını New Jersey, Perth Amboy da balıkçıların mesken tuttuğu bir birahanede yaptı. Şişe kırıklarıyla dolu paspal birahanede üzerlerine sinen balık kokusu ile müzik yapmaya uğraşan 5 genç geçimlerini sağlamak için limandaki balık boşaltma görevini üstleniyordu. Bir defasında 40 bin dolarlık müzik aletlerini çaldırmışlardı. Sigortadan paralarını alamayan grup yeniden müzik aletlerini alabilmek için normalin iki misli çalışmak zorunda kalmıştı.

Plak şirketinin tavsiyesi ile John ismindeki «H» harfini attı soyadını ise «Bon Jovi» olarak daha anlaşılır bir şekle soktu. Grubun ismi ise «Bon Jovi» olarak belirlendi. Grubun menajeri, zamanın glam metal devi Mötley Crue’dan da sorumlu olan «Doc McGhee», grubun geleceğini çok parlak görüyodu. Hatta dünyanın en büyük grubu olacağı kehanetinde bile bulunmuştu. O yüzden vaktinin çoğunu Bon Jovi ile harcadı ve grup için başarılı işlere imza attı. Bunlardan ilki gurubu Eylül 1983’te New York «Madison Squere Garden»daki ZZ Top konserine alt gurup olarak çıkarmaktı.

Bon Jovi’nin kendi adını taşıyan ilk albümü Ocak 1984 yılında yayınlandı. «Runaway«‘in klibi sürekli yayınlanıyor grubun şöhretini perçinliyordu. Bir diğer parça «She Don’t Know Me» de Runaway gibi bir radyo hiti oldu.(She don’t know me bir Bon Jovi albümünde yer alan fakat yazma besteleme aşamasında Jon’un yer almadığı tek şarkıdır. Plak şirketi ile yapılan kontratta parçayı kullanma ve single olarak yayınlama koşulu yer aldığı için bu şarkıyı single olarak çıkarmak zorunda kalmışlardı.)

Diğer yandan turne başarılı geçse de grup mali sıkıntılar yaşıyordu. Grup üyeleri ucuz motellerde kalırken Jon müzik aletlerini taşıdıkları kamyonda uyuyordu. Fakat tüm bu imkansızlıklara rağmen turnede birçok önemli grubun altında çıkarak yeni hayranlar ediniyorlardı. Amerika’da Scorpions’ın altında çıkan gurup Avrupa’yı da Kiss’in ön gurubu olarak dolaştı. Japonya’da verdikleri solo konserler ise beklenmedik derecede büyük ilgi gördü. Yıl sonunda «Cream» dergisinin ilk onunda yer alan grup, «Kerrang» dergisi tarafından yılın en iyi yeni grubu, Japonya’da ise yılın grubu seçildi.

1985 yılında grubun 2. albümü «7800 Degrees Fahrenheit» yayınlandı. Albümün ismi kayanın erime derecesini simgeliyor ve «Ray Bradbury» nin «Fahrenheit 451» adlı romanına bir gönderme taşıyordu. «In And Out Of Love», «Only Lonely» ve «Silent Night» kısa sürede müzik kanallarının gözde klipleri arasındaki yerini aldı.

Grup albümün yayınlanmasının hemen ardından yine yollara düştü. Japonya ve Avrupa’da headliner olarak muhteşem konserler verdiler. Ardından o dönemin popüler guruplarından «Ratt» ile 6 ay sürecek bir Amerika turuna çıktılar. Turne esnasında «Donnington Monsters Of Rock», «Texas Jam Festival» ve Amerikalı çiftçiler yararına verilen «Farm Aid» konserlerinde yer aldılar. Jon Bon Jovi bu günlerde bir barda dinlediği Filadelfiyalı hard rock gurubu «Cinderella»yı menajerleri ile tanıştırıp albüm kapısını aralayarak o zaman hair metal ve pop metal olarak anılan türe yeni bir Hairband kazandırdı. Cinderella’nın «Somebody Save Me» adlı şarkısında yardımcı söz yazarı olarak beliren Jon ve Richie videoda da yer aldı.

İki orta derecede başarılı albümün ardından grup çıkaracakları üçüncü albümün ya tamam yada devam albümü olduğunu ve elde edecekleri büyük başarının bu albüme bağlı olduğunu düşünüyordu. Bu yüzden vakit kaybetmeden plak şirketi ile bir albüm için daha anlaştılar.

1986 başında Bon Jovi Vancouver’da üçüncü albümlerinin kayıtlarına başladı. Prodüktör «Bruce Fairbain» ile «Little Rock» stüdyolarında 6 ay albüm üzerinde çalıştılar. Daha önce Kiss ve Mötley Crüe için de hitler yaratmış ünlü şarkı sözü yazarı Desmond Child, bu kez Bon Jovi’nin yayınlanacak olan 3. albümü için yardımcı söz yazarı olarak grubun altıncı elemanı gibi çalıştı. Albüm için Jon ve Richie 30’dan fazla şarkı yazmıştı. Bu 30 parça içerisinden seçim yapmakta zorlanan ikili seçimi dinleyicilere bıraktı. Gittikleri bir pizzacıda şarkıları insanlara dinleterek en iyi parçaları seçtiler. Bu arada Kanada’da Vancouver’da kaldıkları süre içerisinde gittikleri Striptiz kulüplerindeki dansçı kızlar albümün ismi için onlara ilham kaynağı olmuştu ve albümün ismi için «Slippery When Wet»de karar kıldılar.

18 Ağustos 1986 da «Slippery When Wet» adı altında yayınlanan albüm, Bon Jovi’nin kariyeri için bir dönüm noktası niteliğindedir ve Bon Jovi’yi zirveye taşıyan albüm olmuştur. Günümüzde bir rock klasiği olarak anılan albümden yayınlanan «You Give Love a Bad Name”, «Livin On A Prayer», «Wanted Dead or Alive» ve “Never Say Goodbye” single’ları unutulmaz Bon Jovi şarkıları olarak akıllara kazınacaktı. Grup 1987’de People’s Choice tarafından yılın gurubu seçildi ayrıca Livin On A Prayer’la MTV video müzik ödüllerinde yılın videosu ödülünü alırken Amerikan müzik ödüllerinde de yılın grubu ödülünü aldılar.

Slippery When Wet sadece içinde güzel şarkılar olan çok satmış sıradan bir albüm değildi. Bu albüm rock müziğe en ön yargılı olarak bakılan dönemde optimizm ve neşeyi getirerek bu türün çok büyük kitleler tarafından dinlenilmesini sağladı.

Bon Jovi artık çok daha büyüktü 1987 ağustosunda yine «Donnington-Monsters Of Rock» a katıldılar.Ama bu sefer headliner onlardı, altlarında ise «Dio», «Metallica», «Wasp», «Anthrax» ve «Cinderella» gibi hiçte yabana atılmayacak gruplar vardı. Gurubun biste söylediği «We Are An American Band» şarkısına «Kiss»den «Gene Simmons» ile «Paul Stanley», «Twisted Sister»dan «Dee Snider» ve «Iron Maiden»dan «Bruce Dickinson» eşlik etti. 70.000 kişinin katılımıyla konser Bon Jovi kariyerinin doruk noktalarından biriydi. Çıktıkları geniş kapsamlı dünya turnesi 1987 Ekim ayında Hawaii’de sona erdi. 16 ay süren turne boyunca 250 konser vermişlerdi.

Kuşkusuz Jon Bon Jovi müzik kariyerinin en üst noktasındaydı. «Rolling Stones»a kapak olmuş grubun her konseri sold out geçmiş dünyanın en büyük rock starıydı. Artık bir markaydı; milyonlarca hayranının olmasının yanı sıra yüzlerce grubu peşine takmış bir ekol olmuştu. Hayalleri bir anlamda gerçekleşmişti. Ama yapacak daha çok işi olduğuna inanıyordu. Geldiği yerin tesadüf olmadığını «Slippery When Wet»in rastlantılarla gelen bir başarı olmadığını kanıtlamak için ara vermeden Richie, Tico, David ve Alec’le birlikte yeniden stüdyoya girdi.

4. albüm «New Jersey» 13 Eylül 1988’de vitrinlerdeki yerini aldı. Bir önceki albümü aratmayacak bir başyapıt olan «New Jersey»; «Bad Medicine», «i’ll be there for you», «Born To Be My Baby», «Lay Your Hands on Me» ve «Living in Sin» gibi single’larla Bon Jovi’nin başarısının tesadüf olmadığını kanıtladı. Bu dönemde daha önce Cinderella’yı keşfeden Jon, yeni bir grubu basına tanıttı. Skid Row, Bon Jovi’nin de desteğini alarak muteşem bir albüme imza attı.

Ağustos 1989’da 160.000 kişinin katılımı ile gerçekleşen «Moscow Peace Festival» da ana grup olarak sahne aldılar. Lenin Olimpiyat Stadında yapılan 2 günlük etkinliğin iki amacı vardı: Rus gençleri arasında hızla artış gösteren alkol ve uyuşturucu bağımlılığına dikkat çekmek ve yıllarca kapılarını Amerikan tarzı hayata kapatan Rusya’nın kapılarını Amerikan tarzı Rock ‘N’ Roll’a açmaktı. Bu amaçlar için en uygun ismin Bon Jovi olduğu düşünüldü ve nitekim Rus hükümetinin Rusya’da konser vermesi için izin verdiği ilk batılı grup Bon Jovi oldu. New Jersey albümü ise Sovyet Rusya’da devlete bağlı bir şirketten yayınlanan ilk yabancı albüm oldu; daha önce ne Beatles ne de Rolling Stones’un albümleri Rusya’da yayınlanmamıştı.

Aynı yıl Jon Bon Jovi ve Richie Sambora’nın MTV Video Müzik Ödüllerinde gösterdikleri performans uzun yıllar konuşulacaktı. Sadece akustik gitarlarla sahne alan ikili Livin’ on a Prayer ve Wanted Dead or Alive’ı çaldılar ve bir bakıma MTV’nin gelecekte yapacağı Unplugged serisine ilham kaynağı olmuşlardı. Jon Bon Jovi’ye göre ise bu çok büyük bir mesele değildi, şarkılarını zaten akustik gitarla yazıyorlardı bu yüzden doğallıklarını bozmadan şarkılarını akustik şekilde çalabilirlerdi. Büyük gürültü kopartan bu performansın Unplugged serisinin başlangıcına yapmış olduğu etki kadar akustik şarkıların artışının esas kaynağı olarak da gösterilmektedir.

1988 yılının Ekim ayında başladıkları turne ise 1990 yılının Şubat ayında Meksika’nın Monterrey şehrinde aynı gün içinde gerçekleşen 2 stat konseri ile sona erdi. Turne boyunca 20 ülkede 248 konser veren grubu 5 milyon kişi canlı olarak izledi. Grubun muhteşem başarılara imza attığı 2 yıla yakın süren turne iyi geçmesine iyi geçmişti ama Jon, Richie, David, Tico ve Alec hem fiziken hem zihnen hem de duygusal olarak iflasın eşiğine gelmişlerdi. Turne esnasında sık sık kavga etmişler ve kopma noktasına gelmişlerdi. Turne bittiğinde hepsi birbirine hoşçakal bile demeden farklı uçaklara binip kendi yollarına gittiler. Bu yüzden daha önce turneyi bitirir bitirmez yeni albüm çalışmaları için kolları sıvayan grup üyeleri ilk defa tatil yapmayı ve uzun süre aileleriyle vakit geçirmeyi uygun gördüler.

Bu arada Jon Bon Jovi hiç hesapta yokken kendini bir anda solo albüm projesinin içinde buldu. Jon’un eski bir arkadaşı olan “Emilio Estevez” Wanted Dead or Alive’ı Jon’dan Young Guns II filiminde kullanmak için istedi. Daha sonra yapılan görüşmeler farklı sonuçlar doğurdu ve Jon yepyeni şarkılardan oluşan bir soundtrack albümü hazırladı. «Young Guns II» filminin müziklerini içeren Jon Bon Jovi’nin ilk solo albümü «Blaze Of Glory» 1990 yaz aylarında piyasaya çıktı. Albümden “Blaze Of Glory” ve “Miracle”olmak üzere iki büyük hit çıktı. Jon “Blaze Of Glory” ile en iyi film müziği dalında Altın Küre/Golden Globe ödülünü, Amerikan Müzik Ödülleri’nde ise en iyi Pop/Rock Single ödülü aldı ve Grammy ile Oscar’a aday oldu. Her ne kadar Oscar’ı alamadıysa da törende sahne alarak bir hayalini daha gerçekleştirmiş oldu.

Jon Bon Jovi’nin grubu olmadan büyük başarılara imza atması grubun dağıldığı söylentilerine sebep olmuş ve grubun geleceği hakkında soru işaretleri uyandırmıştır. Menajer Doc McGhee 31 Aralık 1990’da Japonya’da gerçekleşecek bir yeni yıl konseri için grubu tekrardan bir araya getirdi. Amerikan medyası bu konsere büyük ilgi gösterdi ve sırf Jon ve Richie’nin arasındaki soğukluğu ve grubun içinde bulunduğu karışıklığı daha yakından takip edebilmek için Japonya’ya kadar gittiler. Jon ve Richie bu konser için üçer milyon dolar almışlardı fakat o günlerde grup üyeleri birbirleri ile konuşmuyorlardı ve sahne arkasında beşi de farklı odalarda oturuyorlardı. Jon konserden sonra «para için bile olsa bidaha bu saçmalığı yapmayacağım» diyerek grubu dağıttı ve herkes kendi yoluna gitti.

1991 yılında Richie Sambora ilk solo albümü Stranger In This Town’ı yayınladı. Richie Sambora’nın ilahım dediği Eric Clapton’ın da bir şarkıda Richie’ye eşlik ettiği albüm satış bazında büyük rakamlara ulaşmasa da eleştirmenlerden olumlu puanlar alırken grubun diğer elemanları üzerinde karabulutlar dolaşıyordu. Netherworld filminin müziklerini hazırlayan David, Güney Amerikada’ki bir gezintisi esnasında parazit kaptı ve aylarca hastanede yattı. Alec ise geçirdiği motorsiklet kazasının ardından bas tutuşundaki kritik bir sinirini zedeledi. Alec bu sebepten dolayı bas tutuşunu ve gitar çalış pozisyonunu değiştirmek zorunda kaldı.

Başarılı albüm turneler ve gelen ödüllere rağmen Jon mutlu değildi ve depresyona girmişti. Ünlü olmanın hayal ettiği gibi birşey olmadığını ve Rock ‘N’ Roll yaşam tarzının kendine zarar verecek bir yönü olduğunu anlamaya başladı. Gruptan ayrı kaldığı süre boyunca fiziksel ve duygusal olarak kendini onarmaya çalışan Jon kafasını dinlemek için 1991 yazında tüm Amerika’yı kapsayan bir motosiklet turuna çıktı. Daha önce gitmediği yerlere giderek değişik insanlarla tanışarak yapacağı yeni besteler için değişik ilham kaynakları aradı. Bu gezi onun içinde bulunduğu karanlık dönemden çıkmasında büyük rol oynadı.

Jon Bon Jovi kritik bir kararla grup 1991’in Eylül ayında MTV Video Müzik Ödülleri’nde Yaşam Boyu Onur Ödülü ile ödüllendirildikten sonra grubun başarısında büyük rol oynamış olan ve grubun 8 yıldır menajerliğini sürdüren Doc McGhee nin işine son verdi. Bu tarihten itibaren kendi menajerlik sitemi ile yola devam eden Jon, ‘Bon Jovi Manegement’ı kurdu. Eski albümlerinde başarısına güvenerek geleceğe umutla bakıyordu ve tek isteği yeniden bir garaja girip 5 kişi ile müzik yapmaktı. Bon Jovi Management’ı kurduktan sonra ilk işi Nisan 1992’de grubu yeniden toplamak oldu. 4 sene aradan sonra yayınlanacak ilk Bon Jovi albümünün prodüktörlüğünü Bob Rock üstlenmişti ve albüm çok kısa bir sürede Vancouver Little Mountain stüdyolarında kaydedildi.

Grubun ‘’New Jersey’’ albümünün ardından müzik dünyasından uzak kaldığı süre içerisinde rock müzik cephesinde büyük değişiklikler olmuştu. ABD’nin Seattle eyaletinden çıkan gruplar yeni bir akım olarak kabul edilen grunge’ın doğmasına sebep olmuşlardı. 1991 yılının sonundan itibaren başta Nirvana ve Pearl Jam olmak üzere ‘’Grunge’’ akımının temsilcileri müzik listelerini domine etmişlerdi. Medya tarafından klasik ‘’hard rock’’ ve ‘’heavy metal’’ müziği dışlanırken ‘’glam metal’’ tarzındaki gruplar Grunge fırtınası ile mücadele edemeyip silinmeye başladılar. Tam böyle bir dönemde yeni albümlerinin hazırlıklarına başlamış olan Bon Jovi’nin de işi zora girmişti.

Grubun 4 sene aradan sonra yayınlanan ilk albümü Keep The Faith 3 Kasım 1992’de müzik marketlerdeki yerini aldı. Albümün tanıtımı MTV ve Amerika’daki 130 radyo tarafından aynı anda yayınlanan bir konser ile yapıldı. Yarı akustik yarı elektrik ve yer yer cover şarkıların yer aldığı bu unplugged tadındaki konser 1993 yılında Keep The Faith: An Evening With Bon Jovi adında bir video kaset olarak yayınlandı. Albüm kapağı ise uzun bir aradan sonra yeniden bir araya gelen grubun birlik beraberliğini simgeliyordu.

Grubun geçirmiş olduğu değişim ilk başlarda şaşkınlık yarattı. Jon Bon Jovi kendi ile özdeşleşmiş uzun ve kabarık saçlarını keserken grup ise 80’ler hard rock soundundan uzaklaşıp daha çok Rock ‘N’ Roll ağırlıklı ballad ve arena rock tarzı şarkılara yönelmişti. Piyano balladları uzun gitar soloları içeren epik tarzında şarkılar ve sosyal içerikli sözleriyle dikkat çeken albüm, daha çok magazin basını tarafından grubun geçirmiş olduğu imaj değişimiyle gündeme getirildi. CNN Jon Bon Jovi’nin saçlarını kesmesini haberlere taşırken grup üyelerinin artık 30’lu yaşlarda olmalarının verdiği olgunlukla albümdeki şarkıların sözleri daha önceki çalışmalarında yer almadığı kadar ciddi mesajlar içeriyordu.

Albümden ‘’Keep The Faith’‘, ‘’Bed of Roses’‘, ‘’In These Arms’‘, ‘’I’ll Sleep When I’m Dead’‘, ‘’I Believe’’ ve ‘’Dry County’’ olmak üzere 6 single yayınlandı.

‘’Keep The Faith’’ albümü Bon Jovi’nin kariyerindeki ikinci sayfanın başlangıcı olarak kabul edilir. ‘’Keep The Faith’’ albümü ile grubun kendi ülkeleri olan ABD’de ‘’Seattle’’ grupları karşısında hayatta kalma mücadelesi başarıyla sonuçlandı ve grup uzun yıllar sürdüreceği müzik yaşantısındaki yerini sağlamlaştırmış oldu fakat grup için sınırın ötesinde Atlantik’in diğer tarafında heyecan verici bir pazarın varlığı ortaya çıktı. Keep The Faith bir çok ülkede o güne kadarki en çok satan Bon Jovi albümüydü. Gruba dünyada yeni marketler kazandırarak tüm dünyada popülerliklerinin inanılmaz bir şekilde yükselişe geçmesini sağlamıştı.

Grup Keep The Faith albümü turnesi esnasında bir çok ülkede kariyerlerindeki ilk konserlerini verdiler. 13 Eylül 1993 yılında İstanbul İnönü Stadında gerçekleşen konserde bunlardan biriydi. Grup Keep The Faith turnesi boyunca 37 ülkede 182 konser vermiştir.

Bon Jovi’nin kariyerindeki ikinci sayfa güzel başlamıştı. Grubun kariyerinin bu dönüm noktasını belgelemek adına Ekim 1994’de grubun best of tadındaki albümü Cross Road yayınlandı. Daha önce hiç bir albümde yer almayan ‘’‘Always’‘’ ve ‘’‘Someday I’ll Be Saturday Night’‘’ şarkıları büyük ilgi topladı.»Always» 21 ülkede 1 numara olarak Bon Jovi kariyerinin en büyük hiti olmayı başardı. Cross Road’un yaptığı etki ile eski albümlere olan ilginin artması ile Cross Road, gruba tüm dünyada satış bazında beklenmedik bir ivme kazandırmış oldu.

«Cross Road» grubun hayranlarına hayran katmıştı ama her şey iyi gitmiyordu. Bon Jovi kariyeri çok önemli bir sınavdan geçiyordu. Grubun 11 yıllık bas gitaristi Alec guruptan ayrılıyordu. Bu ayrılık kararının ardından grup uzun süre devam edip etmemeyi düşündü fakat en sonunda yola devam kararı aldılar. Alec ayrıldıktan sonra guruba üye olarak yeni bir bas gitarist alınmadı. Sebep olarak ise eğer Alec geri dönmek isterse bir açık kapı olmasını istemeleri gösterilmekte. 1995’den beri albümlerde ve konserlerde Hug Mc Donald basları çalmaktadır. Alec grubun 2001’de New Jersey Giants Stadyumunda verdiği konserde sahneye çıkmış ve Wanted Dead or Alive şarkısını da gurupla beraber çalmıştır.

Alec John Such’tan sonra grup dışı bir basçıyla yola devam kararı alan Bon Jovi, 1995 yılında kariyerinin o ana kadarki en olgun albümü olan These Days’i yayınladı. Albümden yayınlanan ilk single Malezya’da çekilen egzotik video klibiyle akıllarda yer eden ‘This Ain’t a Love Song’du. Grup bu albümle, aralarının pek de iyi olmadığı müzik eleştirmenleri tarafından o güne kadarki en olumlu eleştirilerini aldılar. Nefesliler, yaylılar, yardımcı klavyeli çalgılarla yoğunlaştırdıkları müzikleri ve daha önceki Bon Jovi albümlerinde olmadığı kadar blues etkilerinin görülmesi ile These Days alışılmış Bon Jovi çizgisinin dışına çıkmalarını da sağlamıştı.

Bu dönemde kariyerinin en başarılı turnelerinden birine start veren grup Londra’nın tarihi stadyumu Wembley’de 3 gece kapalı gişe çalmıştır. Grubun kariyerinin zirve noktalarından olan bu konserler filme çekildi ve Live From London adı altında video olarak piyasaya sürüldü. These Days o sene İngiliz ‘’Q’’ dergisinin hazırladığı 1995 yılının en iyi 50 albümü sıralamasında ‘’Blur’’ grubunun ‘’The Great Escape’’ albümünün ardında 2. sırada yer alırken grup ‘World Music Awards’da «Yılın En Çok Satan Rock Grubu» ‘Brit Awards’da «En İyi Uluslar arası grup» ve ‘MTV Europe Music Awards’da «En İyi Rock Grubu» ödüllerini aldı.

Yine bu turne esnasında ilk kez Güney Afrika’da konsere çıkan grup 1996 yazında Volkswagen’in sponsorluğunu üstlendiği Avrupa ve Japonya turnesi esnasında 30 kapalı gişe stat konseri verdikten sonra turne sona erdi. Turne boyunca toplamda 43 ülkede 140 konser vermişlerdi.

Turneden sonra grup bir kez daha mola verdi ama karar bu defa bilinçliydi; grup üyeleri arasındaki herhangi bir negatif ilişkiden kaynaklanmıyordu. Her eleman kendi solo projelerine ağırlık vereceği 3 senelik bir döneme giriyordu. İlk solo albüm Jon dan geldi. 17 Haziran 1997’de Jon Bon Jovi ikinci solo albümü «Destination Anywhere»i yayınladı. «Queen of New Orleans, «Janie Don’t Take Your Love to Town», «Midnight in Cehalsea» ve «Ugly» gibi orta tempo rock hitleri ile solo kariyerine artı puanlar ekliyordu. O sene Jon «MTV Europe Music Awards» «En iyi erkek vokal» «Brit Awards»da ise «En iyi uluslararası erkek sanatçı» ödüllerini aldı. Jon Bon Jovi tüm bu müzik çalışmaları arasına sinema projelerini de sıkıştırmayı ihmal etmedi ve çeşitli filmlerde rol aldı.

1998’de Richie Sambora da 2. solo albümü «Undiscovered Soul»u yayınladı. Tico ise müzik dışı hobilerinde ciddi bir aşama kaydediyor, sanat çevrelerinde saygıdeğer bir ressam/heykeltraş olarak boy gösteriyordu. David ise çeşitli soundtrack çalışmalarında bulunuyordu.

Bon Jovi 5 sene aradan sonra çıkacak ilk albümleri için 2000 yılının başlarında stüdyoya girdi. 60 şarkı kaydeden gurup bunlardan 12 tanesini albüme koymak için karar kıldı. Albüm önce «Sex Sells» ismi ile anıldı (Jon’un yapmayı planladığı solo albümün adıda buydu) fakat daha sonra «Crush» isminde karar kıldılar.

13 Haziran 2000’de Crush yayınlandı. Albümde yer alan It’s My Life şarkısı büyük bir ilgiye neden oldu. Grubun son albümü These Days ve Jon Bon Jovi’nin solo albümü Destination Anywhere ile yönelinen müzikal tarzdan ziyade grubun eski yıllarındaki Slippery When Wet ve New Jersey dönemlerini anımsatan It’s My Life, Richie Sambora’nın kendine özgü Talk Box efektleri ve «Livin’ On A Prayer» da hikayeleri anlatılan Tommy ve Gina’ya taşıdığı göndermeyle birlikte Bon Jovi’nin milenyuma büyük bir geri dönüş yaparak girmesini sağladı. Albümde klasik Bon Jovi soundunun yanı sıra Beatles, T-Rex gibi grupların müziklerinin de etkisi görülmektedir.

Crush, modern soundu ile eski Bon Jovi hayranları tarafından biraz yadırgansa da bazı eleştirmenler Crush’ın grubun Slippery When Wet ve New Jersey’den beri yaptığı en iyi albüm olduğunu savunmakla kalmamış ayrıca grup kariyerinin «En İyi Rock Albümü» ve «En İyi Rock Şarkısı» dallarındaki ilk Grammy adaylıklarını It’s My Life ve Crush ile elde etmişlerdi.

VH1 Ödüllerinde Yılın Videosu ödülünü kazanan It’s My Life hem de Crush iyi bir başarı elde ederek Bon Jovi’ye bu dönemde genç ve yeni bir hayran kitlesi kazandırmıştır. Bu hayran kitlesi ilerleyen yıllarda «Crush Generation» (Crush Jenerasyonu) olarak adlandırıldı. Albümden It’s My Life dışında Say It Isn’t So ve Thank You For Loving Me olmak üzere iki başarılı single daha yayınlandı.

Grup albüm sonrası geniş çaplı bir dünya turuna çıktı. Londra’nın tarihi stadı Wembley’de iki kapalı gişe konser verdiler. Bu konserlerin önemi Wembley Stadı yıkılmadan önceki yapılan son etkinlik ve konserler olmasıydı. Grup, turnedeyken İsviçre’nin Zürih kentinde verdikleri konseri The Crush Tour adında dvd olarak yayınladı, 1985’den bu yana verdiği konserlerin kayıtlarını derledi ve kariyerinin ilk konser albümünü One Wild Night Live 1985-2001 adı altında yayınladı. Turne ise evleri New Jersey de Giants Stadium’da verilen iki kapalı gişe konserle sona erdi. VH1 bu konserleri canlı yayınladı ve o gece Amerika genelinde en çok izlenen 2. program olarak reyting rekorları kırdı. Yıl sonunda VH1 ödüllerinde sahne alıp en iyi canlı performans ödülünü aldıktan sonra gurup yeni albüm için stüdyoya kapandı. Crush ve One Wild Night turneleri boyunca 20 den fazla ülkede 2 milyon kişiye çaldılar.

2002 yılına geldiğimizde grubun yeni albümü Bounce için çalışmak üzere stüdyoya kapandığı sırada patlak veren 11 Eylül olaylarından sonra Jon Bon Jovi ve Richie Sambora daha çok 11 Eylül trajedisini anlatan ve yaraları sarmak amacı taşıyan şarkılar bestelediler. Bir önceki albüm Crush’a göre daha sert şarkılar içeren albüm 23 Eylül 2002 de müzik marketlerdeki yerini aldı.

Grup Bounce albümü için çıktıkları turnenin hemen ardından 2003’ün kasım ayında eski hitlerinin akustik versiyonlarının yer aldığı This Left Feels Right’ı yayınladılar. 2004 kasımında grubun 20. yılının şerefine 4 CD ve 1 DVD’den oluşan 100,000,000 Bon Jovi Fans Can’t Be Wrong adında daha önceki albümlerde kullanmadıkları şarkılardan oluşan bir box set yayınlayan grup 2004 Amerikan Müzik Ödülleri’nde sahne alıp «Award Of Merit» (yaşam boyu onur) 2005 World Music Awards’da da «Diamond Award» (100 milyonun üzerinde albüm satanlara verilen bir ödül) ödüllerine layık görüldü. 2005 temmuzunda politikacıların dikkatini Afrika’daki yokluğa çekmek ve büyük bir bağış toplamak için düzenlenen Live8’de sahne aldılar.

Grubun 9. stüdyo albümü Have A Nice Day 23 Eylül 2005, 10. stüdyo albümleri Lost Highway ise 19 Haziran 2007’de yayınlandı. Tüm dünyada iyi liste başarıları elde eden her iki albüm de İngiltere’de listelere 2 numaradan giriş yaparken Lost Highway ABD’de Billboard 200’e 1 numaradan giriş yaptı. Fakat asıl büyük yankı uyandıran albümlerin turneleriydi.

Kasım 2005-Ağustos 2006 arası süren 2 milyon biletin satıldığı Have A Nice Day Turnesi toplamda 130 milyon dolar hasılat yaparak Rolling Stones’un A Bigger Bang ve Madonna’nın Confessions turnelerinin ardından 2006 yılın en çok hasılat yapan 3. turnesi olmayı başardı. Ancak grup Wembley Stadyumu’nun inşaatının yetişmemesi sebebi ile yeni Wembley’nin ilk konserini verme şansını 2 konserin de biletlerin tükenmiş olmasına rağmen kaçırdılar. Konserler aynı tarihte Londra’da başka bir konser alanı olan Milton Kyenes’te gerçekleşti.

Have A Nice Day turnesinin üzerinden 1 yıl geçmiş olmasına rağmen gerçekleşen ve 9 ay süren Lost Highway turnesi boyunca grup Kuzey Amerika, Yeni Zelanda, Avustralya, Birleşik Arap Emirlikleri, Japonya ve Avrupa’daki bir çok şehirde 100’e yakın konser verdi. 1.8 milyon biletin satıldığı turne 112.4 milyon dolarlık hasılatla 2008 yılının ilk altı ayı içerisindeki en çok hasılat yapan turne olmayı başardı.

Grup bu arada hayırseverlik işlerini de aksatmadı. Have A Nice Day albümünün satışlarından elde edilen gelirden 1 milyon dolarlık bölümü Amerika’da Katrina Kasırgası’nda evlerini kaybeden ailelere bağışladılar. Bu bağışla, yapılan 30’dan fazla evin bulunduğu bulvara «Bon Jovi Boulevard» adı verilmiştir.

Grup 14 Kasım 2006’da daha önce Beatles, Rolling Stones, U2, Madonna ve Elvis Presley gibi efsane isimlerin yer aldığı UK Music Hall Of Fame tarafından onurlandırıldı ve 7 Temmuz 2007’de küresel ısınmaya karşı mücadelede dünya insanlarını bilinçlendirmek, durumun ciddiyetini vurgulamak amacıyla düzenlenen Live Earth’ün New York sahnesinde yer aldılar.

2009 yılında The Circle albümü piyasaya çıktı ve Bon Jovi yine kendine has bir müziği ortaya koymuştu. Albüm fanları tarafında kısa zamanda büyük destek gördü ve The Circle World Tour peşi sıra geldi. Bu yaz 8 Temmuz 2011’de Türk Telekom Arena’da sahne alan Bon Jovi 17 yıldır kendilerini bekleyen İstanbul seyircisiyle yeniden buluştu.

Bon Jovi 2010 yıl ortasında ise içinde 4 yeni parça da bulunan(No Apologies - What Do You Got? - This is Love This is Life - The More Things Change) 2 cdlik bir Greatest Hits albümü yayınladı.


Bon Jovi Şarkıları


(It's Hard) Letting You Go  
634-5789  
99 In The Shade  
All I Wanna Do Is You  
All I Want Is Everything  
Always  
Always Run To You  
Amen  
Any Other Day  
Army Of One  

Tüm Bon Jovi Şarkı Sözleri

Bon Jovi Albümleri




Cross Road
2 Parça
18 Oct 1994, 00:00

 



Crush
2 Parça
13 Jun 2000, 00:00

 

Tüm Bon Jovi Albümleri

Bon Jovi Benzeri Sanatçılar



0

En Popüler 5 Yerli Sanatçı


Tarkan

Sezen Aksu

Sertab Erener

Vega

Duman

En Popüler Yerli Sanatçılar

En Popüler 5 Yabancı Sanatçı


Coldplay Coldplay

Lana Del Rey Lana Del Rey

Arctic Monkeys Arctic Monkeys

Ed Sheeran Ed Sheeran

Daft Punk Daft Punk


En Popüler Yabancı Sanatçılar

En Popüler 5 Yerli Şarkı


Sekiz 2

Sekiz
Zamanda Yolculuk

Contra
31 Ekran

Hidra
Hakkari 24 Şehit

Serseri Styla
Sevduğum

Marsis

En Popüler Yerli Şarkılar

En Popüler 5 Yabancı Şarkı


22

Taylor Swift
Royals

Lorde
Wrecking Ball

Miley Cyrus
Apokalips

Pentagram
Do I Wanna Know?

Arctic Monkeys

En Popüler Yabancı Şarkılar

En Yeni 3 Şarkı


The Black Keys The Black Keys
Weight of Love Şarkı Sözü
Kasabian Kasabian
treat Şarkı Sözü
Linkin Park Linkin Park
Until it's Gone Şarkı Sözü

Rüya Tabirleri Sitesi

Burçlar Sitesi

Bebek İsimleri Sitesi

Marsis
Sevduğum Şarkı Sözü


Serseri Styla
Hakkari 24 Şehit Şarkı Sözü


Onur Akın
Asi ve Mavi Şarkı Sözü


Nil Karaibrahimgil
Peri Şarkı Sözü


Hidra
Ankara Vs. Londra Şarkı Sözü


İhtiyaç Molası
Ay Şarkı Sözü


Özdemir Erdoğan
Pervane Şarkı Sözü


Sezer Kuzucu
Annem Şarkı Sözü


Kodes
Uyanın Şarkı Sözü


Serzenish
Sensiz Yaşıyorum Sanma Şarkı Sözü


Hidra
Hidrasyon Şarkı Sözü


Ramazan Yıldızhan
Bu Aşk'ı Haram Kıldın Şarkı Sözü


Zakkum
Üç Elma Şarkı Sözü


Ankaralı İbocan
Neyin Kafasını Yaşıyorsun Sen Şarkı Sözü


Ebru Gündeş
Sadece Sevdim Şarkı Sözü


Havanur
Hem Sivaslı Hemde Bizim Oralı Şarkı Sözü



Copyright © 2013 Şarkı Sözleri.web.tr Her Hakkı Saklıdır.
Şark Sözleri Hakkında - İletişim - Sık Sorulan Sorular - Gizlilik Sözleşmesi - Kullanım Şartları
Sosyal Medyada Biz - Twitter - Facebook - Google +
Sayfa 0.755786 saniyede oluşturuldu. Sitemizde 3256 sanatçıya ait 27268 adet şarkı sözü bulunmaktadır.
DMCA.com