Def Leppard, 1977 yılında kurulmasına karşın sesini gerçek anlamda 80’li yılların sonunda «Hysteria» adlı albümüyle duyurabilirdi. Ayrıca grubun bateristi Rick Allen’ın, geçirdiği trafik kazası sonucunda tek kolunu yitirmesine karşın, gelişen teknolojinin armağan ettiği özel davul yapım davuluyla görevini başarılı biçimde sürdürmesi, gruba duyulan sempatinin daha da artmasına neden oldu.
Sonradan katılan Joe Elliot ve Steve Clark ile son kimliğine kavuşan Def Leppard’ın ilk albümü «High Dry», arkaplan vokalleriyle dikkat çekse de başarı grafiğinin düşük olduğu bir iş olarak nitelendirildi. «Pyromania» albümlerinin 7 milyonun üzerinde satmasıyla bir anda 80’li yılların en başarılı grupları arasına girdiler.
Tekrar 80’li yılların ortalarına bakıldığında karılaştığımız isimler ise gittikçe farklılaşıyordu. Maidenler, Priestlar ve bunlar gibi ağır topların dışında 83 yılından itiberen plak kaydeden «speed» (hız) ya da «thrash» yapan topluluklara rastlanıyordu. Bu dönemde başlayan Spedd gibi gruplari analiz edersek punktan etkilenmiş bir tür olduğunu görürüz. Def Leppard da aynı bu gruplardan etkilenerek, bazı çalışmalarını örnek alarak, kendilerine çeki düzen verdiler. Onlar gibi toplumsal konulu müzik yaptılar. Müzik postası üzerinde yoğrulduktan sonra sahnede motive edlimeye başlanınca inanılmaz gösteriler sundular. Hatta grup felsefesini dinleyicilere anlatmak için sahne dekorlarına ve albüm kapaklarını değiştirek kendilerini kanıtlamaya çalıştılar.
Def Leppard’da aynı Spedd’in ezgileri, tutumlarına raslanılmaktaydı. Onlar kendilerini geliştirdiler ve «progresif rock»ta (ilerleyen rok) kendileri kanıtladılar ve belirli bağlantılı bir kalıp içinde armonik yapıda sanat ağırlıklı bir ses yakaladılar. Canlı performansları dinleyicleri tarafından çok tutuldu ve yaptığı bu armonik türdeki müziği de dinleyicileri çok beğendi. Vokalde iyi olmaları onlara çok şey kazandırdı ve birçok toplulukla yarışmasını sağlayarak «heavy metal»deki (ağır metal) önemli gruplar arasında yer almalarına ön ayak oldu. «progresif rock»taki (ilerleyen rok) yaptığı müziklerle öncülüklerini hep sürdürler ve bütün bu yaptıkları hala şu zamanlarda bile anılmaları sağladı.
Def Leppard, o yoğun günlerde dahi attığı sağlam adımlar sayesinde kalitesini öne çıkarmayı başardı. Bugün bile adından övgüyle söz ettirebilmesinin nedeni topluluk içi ilişkilerin doğru temellere dayanması ve Def Leppard’ın «önce müzik» diyebilmesidir.
Grubun diskografisi ve tarihçesini detaylı olarak inceleyecek olursak; 80’li yıllarda glam rock ve hard rock üzerine her ne kadar grupların hemen hemen %90’ı Amerika’dan çıksa da Def Leppard İngiltere’den çıkan az ve öz gruplardan bir tanesidir. Kimi yerlerde Nwobhm akımının önemli isimlerinden oldugu iddia edilse de Def Leppard heavy metal grubu değildir.
Def Leppard’ın hikayesine başlamadan önce sağır leoparın hikayesini anlatmak belki daha uygun olacaktır. Bir uçak kazasından yaşlı bir keman virtiözü sağ kurtuluyor, adam kazadan sağlam kurtulan kemanını koltugunun altına alıp ormandan çıkmaya çalışıyor. O sırada bir aslan sürüsü adamı kovalamaya başlıyor. Sonunda adam dik bir kayalığın eteğine sıkışıp kalıyor. Kaçabileceği yer yok; kayalar çok dik. Karşısında aslanlar… Son çare olarak keman çalmak aklına geliyor. Keman sesini duyan aslanlar önce yavaşlıyor sonra sakin sakin otrup dinlemeye başlıyor. Virtiöz tam «bunlar az sonra uyur ben de kaçarım» diye düşünürken bir leopar adamın üstüne atlayıp onu parçalıyor. Aslanlar sinirleniyor «neden öldürdün ne güzel çalıyodu adam» diyorlar. Leoparda boş boş bakıp «hı??? ne??» diyor. Def Leppard’a isim veren sağır leoparın (deaf leopard) hikayesi budur.
Grubun hikayesine gelirsek… 1977 Rick Savage, gitarda Pete Willis, davulda Tony Kenning tarafından ‘Atomic Mass’ ismiyle kuruldu. Daha sonra gitarist olarak gruba alınan Joe Elliott’un vokalinin farkedilmesi sonucu vokale alınmasıyla Elliott’dan boşalan gitarist kadrosunu Steve Clark doldurdu. Tony Kenning ile Steve Clark arasında yaşanan sürtüşmeler sonucu Tonny Kenning gruptan ayrıldı ve yerine Frank Noon geldi. Bu kadroyla ilk EP’leri «Getha Rocks Off» yayınlandı. Fakat bu EP’den sonra Frank Noon’da gruptan ayrılınca yerine Rick Allen geldi. Bu kadroyla 81-87 arası çıkan 3 albümün prodüksüyonunu AC/DC’nin prodüktörü Robert John “Mutt” Lange’ın üstlendi. 1980’de çıkardıkları On Through the Night, 81’de çıkan High ‘n’ Dry’da da bir kadro değişikliği yaşayan grupta gitarist Pete Willis’in yerine Phil Collen geçti ve 83’de çıkan Pyromania ile ismini yavaş yavaş duyurmaya başladı. 6 milyon satış rakamına ulaşan bu albüm, grup için kesin bir dönüm noktasıydı. Bu albümden sonra grup davulcusu Rick Allen’in bir trafik kazası sonucu sol kolunu kaybetmesiyle 4 yıllık bir suskunluk dönemi geçirdiler. Bu 4 yıllık aranın ardından 87 yılında Hysteria ismiyle yayınlanan albüm, muhteşem, adeta ‘sağır leopar’ın ayak sesleri olmuştu ve daha sonra olacakların da bir göstergesiydi. Eski albümlerde olan Bringin on the heartbreak, You Got Me Runnin’, Photograph, Too Late For Love gibi şarkılarla, Hysteria albümü sayesinde, grubun ismi iyice duyuldu ve grup geç olsa da müzik listelerinde layık oldugu yere geldi. Özellikle Hysteria’da yeralan Pour Some Sugar on Me, Love Bites, Hysteria gibi şarkılar, nerdeyse üzerinden 20 yıl geçmesine rağmen hala türün dinleyicileri için önemini korumaktaydı.
Hysteria’nın ardından grup 5 yıl boyunca tekrar sessizliğe gömüldü. 91 yılında gitarist Steve Clark’ın 8 ocak 1991’de ölümünden sonra 92’de Adrenalize isimli albümle grup şanına yakışır bir dönüş yaptı. Bu albümde bütün gitarları Phil Collen çaldı. Bu albümden de Let’s Get Rocked yıllarca pelesenk oldu. Daha sonra Steve Clark’dan boşalan kadroyu Vivian Campbell’in tamamlamasıyla 93’de Retro Active çıktı fakat beklenilen ilgiyi görmedi.
Grup 1980- 1995 arası çalışmalarından oluşan Vault isimli bir best of piyasaya sürdü ve bir sene sonra Slang isimli bir albümle dönüş yaptı. Eski hard rock soundundan ufak kırıntılar bulunan bu albüm daha bir grunge kokuyordu. Bu albümden sonra 99’da çıkan Euphoria isimli albüm «Def Leppard elden gitti» diyenlere güzel bir cevaptı. Hatta bu albümde 1996 F1 şampiyonu Damon Hill, Demolition Man isimli şarkıda gitarıyla gruba eşlik etti ve 2002 yılında X albümü çıktı. 2004 ve 2005 yıllarında iki tane ikişer CD’den oluşan best of yayınladılar. Bunlardan 2005 yılında çıkan Rock Of Ages: The Definitive Collection sadece Kuzey Amerika’da piyasaya sürüldü. 2005 yılında Live 8’e katıldılar ve 2006 yılının 23 mayısında Yeah! isimli 14 tane coverden oluşan albümlerini piyasaya sürdüler.