2003 senesinde, İngiliz şarkıcı Joss Stone pop-rock dünyasına adım attığında sadece 16 yaşındaydı. Britney Spears ve Christina Aguilera’ya rakip olarak gelmek için tüm özelliklere sahip olan genç sanatçıda aslında yaşından beklenmeyecek bir olgunluk vardı. Joss Stone kendisinin, Norah Jones, Jill Scott, Nikka Costa gibi sanatçılarla kıyaslanmasını istiyordu. Seçtiği tarz da bunu gerektiriyordu. 1987 senesinde İngiltere’de doğan genç yıldız küçüklüğünden bu yana American Soul ve R&B dinliyordu. Aretha Franklin onun favori sanatçıları arasındaydı. Joss Stone, gırtlaktan gelen vokal tarzını kendisine yakıştırıyor, bunu hep derin hemde duygusal buluyordu. Joss Stone, 2002 yılında şansını zorladı ve ailesini Ingiltere’de bırakarak New York’taki müzik yarışmasına katılmak üzere yola çıktı. Bu sırada Donna Summer’ın “ On the Radio” hitinin yeni düzenlemeleri esnasında da bulundu ve bu durumdan kendine de pay çıkarma şansına sahip oldu. Betty Wright ilk kayıtlar esnasında Joss Stone’un yanında bulundu ve ona destek ve akıl verdi. Betty Wright çok genç yaştaki müzik aşkıyla dolu bu kızın hayallerini gerçekleştirmek istiyordu. “The Soul Sessions” albümünün çalışmalarında vokalist Angie Stone ve The Roots’ta Joss Stone’a eşlik ettiler. 2003 senesinde piyasaya çıkan bu albümde 70’lerden klasikler seslendirilmişti. 2004 yılının başlarında Joss Stone “ Fell in Love with a Boy”la, MTV jenerasyonuyla tanışma fırsatını elde etti. “The Soul Sessions” ise 2 milyonun üzerinde satış rakamını aşan çok büyük bir başarıydı. “Mind, Body and Soul”, S-Curve Records’dan, 2004 yılında piyasaya çıktı, bu 14 parçadan oluşan albümün 12 parçası Joss Stone tarafından yazılmıştı.