Blackie Lawless 4 Eylül 1956’da Steven Duren adıyla dünyaya geldi… Staten Island/New York’ta Kiss insanı Ace Frehley ile beraber büyüyen Blackie, 13 yaşında bir kavgada bıçaklandı ve 14 yaşında disiplini öğrenmesi için askeri okula gönderildi. 18 ay sonra bir teğmeni dövüp okuldan atıldı.Eline gitarı ilk aldığında 9 yaşındaydı ve aynı yıl ilk grubu The Underside ile 16 dolar kazandı. 16 yaşına geldiğinde Black Rabbit adlı bir grupla beraber barlarda çalarak yeteneğini geliştirmeye başladı.Daha sonra kısa bir süre Orfax Rainbow adlı bir grupla takılan Blackie, daha 18 yaşındayken efsanevi New York Dolls’ta Johnny Thunders’tan boşalan yere geldi.
Yaklaşık altı ay New York Dolls’ta çaldıktan sonra, Blackie ve gruptan arkadaşı bas gitarist Arthur Kane, Los Angeles’a taşınmaya karar verdiler. Killer Kane grubunu kuran ikili, 33 ½ adlı bir de demo çıkardılar.EP’nin ön yüzünde Mr Cool arka yüzünde ise Longhaired Woman ve Don’t Need You şarkıları bulunuyordu. Daha sonra Killer Kane dağıldı ve Arthur, New York’a geri dönerken Blackie L.A.’de kaldı.1977 senesinde, Blackie ve Randy Piper bir araya gelerek Sister’ı kurdular. Sister, L.A’de mistik öğeler ve makyajı kullanan ilk grup oldu. Motley Crue kurulmadan önce, Nikki Sixx, Sister ve London gruplarında Blackie ile beraber çalışmıştır. London grubunda daha sonra Guns and Roses grubuna geçen Slash’da gitarist kadrosunda bulunmuştur. London’dan ayrılan Blackie, Hustler dergisinin “Beaver Hunt” bölümünde eski denizci Chris Holmes’i buldu ve iletişime geçti.Ne yazık ki 70’ler Heavy Metal için çok kötü geçiyordu ve Sister, firmaları bir albüm için bile ikna edemedi… Her ne kadar müzikal olarak gelişmeler kötü olsa da Blackie bu dönemi boş geçirmedi ve Circus Circus ile London gruplarında müzik yapmaya devam etti.
Blackie ve Randy bağları hiçbir zaman koparmadılar ve nihayet 1982’de, Blackie yeni bir grup kurmaya yetecek kadar materyali olduğuna karar verdiğinde, Randy’i aradı. Chris ve Tony Richards da gruba dahil ettikten sonra bir süre de bas gitarist Don Costa ile beraber oldular. W.A.S.P kurulmuştu ve 1982 yılının sonlarına doğru canlı performanslara başladı.İlk şovları ise Orange County’de bulunan “The Woodstock” adlı mekandı.1983 Mayıs’la beraber “Santa Monica Civic Hall”da 3000 bilet satabilecek kapasiteye ulaşmışlardı.Bu ivme hiç düşmedi ve grup “Troubador”da kapalı gişe konserler vermeye başladı…
1983 senesinin sonlarına doğru Iron Maiden menajeri Rod Smallwood, W.A.S.P’ı izlemeye gitti… Duyduğu müzikten ve izlediği grubun performanslarından oldukça etkilenen Smallwood hemen grupla görüşme ayarladı… 1984 senesiyle beraber Capitol Records ile oldukça sağlam bir kontrata imza atan grup, çıkış albümleri “W.A.S.P”in kayıtlarına başladı…
Çıkardıkları ilk single “Animal” mağazalarda yasaklanacağı gerekçesiyle albüme dahil edilmedi. Bunun yerine Capitol, “Animal”ı plastik bir torba ve üzerinde içeriğe karşı uyarı etiketiyle sadece Avrupa’da satışa sunmayı planlıyordu. Son dakikada Capitol bu fikrinden de vazgeçince W.A.S.P, single için “Music For Nations” ile anlaştı ve 1984 Nisan’ında single orijinal kapak tasarımıyla piyasaya çıktı…
Ağustos ayında piyasaya çıkan “W.A.S.P” albümünün (ki albüm için ilk düşünülen isim ‘Winged Assassins” idi) ardından “I Wanna Be Somebody” adlı single Eylül’de raflardaki yerini almıştı. Grup Britanya turuna çıkmadan hemen önce, Tony Richards ayrılmaya karar verirken yerine Keel bateristi Steve Riley geldi… Britanya turunun hemen ardından grup yeni single “School Daze”yi piyasaya çıkardı…
Mayıs 1985’e geldiğimizde ise grup ikinci albümü “The Last Command”in çalışmalarına başlamıştı… Albüm, Spensor Proffer direktörlüğünde Pasha Studios’ta kaydedildi. Albüm kaydının hemen ardından Kiss’in alt grubu olarak tura çıkan W.A.S.P, albümü Eylül’de piyasaya çıkardı…
Haziran 1986’da Wild Child piyasaya çıktı… Bu sırada grubun canını fena halde sıkan iki problem çıktı… Birincisi Randy Piper’ın gruptan ayrılmasıydı ki yerine Johnny Rod (King Kobra) dahil oldu… Bu değişiklik Blackie’yi tekrar ritm gitar çalmaya zorladı… Bu sırada grup, Amerikan senatörlerinin eşlerinin kurduğu ve amacı halkı rock müzikten uzak tutmak olan P.M.R.C adlı derneğe savaş açtı… Buna karşı dernek ise Blackie’yi ruh hastası olarak nitelendirdi…
1986 yazı L.A’de yeni albümün kayıtları ve sonbaharda bir Avrupa turu planıyla geçti. Bu çalışmaların ürünü ilk single “N.A.S.T.Y” Eylül’de piyasaya çıkarken tur Ekim’de başlıyordu… Grup turdayken üçüncü albüm “Inside The Electric Circus” piyasaya çıktı…
İngiltere turu başlamadan birkaç gün önce Londra’ya uçan W.A.S.P, BBC2 kanalında yayınlanan “Rock Around The Clock” programına konuk oldu… Yalnız program sırasında Blackie’nin performansı öyle üst düzeye ulaştı ki programı yayınlamama kararı aldılar… O zamanlarda W.A.S.P’ın konser verdiği her alanda bomba ihbarları oluyor, Blackie ölüm tehditleri altında hayatına devam ediyordu…
1987 senesinde W.A.S.P, Donington’da yapılan “Monsters Of Rock” festivaline davet edildi. İlginçtir o dönemde headliner olarak sahnede Bon Jovi vardı… Grup bu arada bir korku filmine, Ghoules 2, soundtrack yaptı… Bu kaydın akabinde grup dördüncü albümü “Live… In The Raw”ı kaydetti… Bu sırada Music For Nations “Animal”ın bir de canlı kaydını piyasaya sürüyordu…
Yıl sonuna doğru grup, dördüncü stüdyo albümü “The Headless Children” için L.A.’deki Baby O Studios’a kapanıyordu… Bu arada kayıt başlamadan önce Steve Riley gruptan ayrıldı ve yerine Quiet Riot bateristi Frankie Banali sadece kayıtlar için gruba katıldı… Albüm önceki albümlere göre daha iyi bir ses kalitesine sahipti ve eski Uriah Heep klavyecisi Ken Hensley’in düzenlemeleriyle albüm eşsiz bir hal aldı…
1989 Şubatında albümden çıkan ilk single Mean Man, grubu İngiltere Top 30’a soktu… Albüm Nisan’da piyasaya çıkarken, grubun bu ay içinde tura çıkma planları henüz bir baterist bulunamaması yüzünden Mayıs’a erteleniyordu… İmdatlarına yetişen adam yine Frankie oldu… Zed Yago ile beraber çıktıkları turu Mayıs sonunda bitiren W.A.S.P, aynı ay içinde bir The Who coverı olan “The Real Me”yi piyasaya çıkardı…
Tam Chris Holmes’in gruptan ayrıldığı dedikoduları ortalıkta iyice dolanmaya başlamışken, bu dedikodunun doğru olduğu ortaya çıktı… Blackie yeni projesi, bir rock operası, “The Crimson Idol” üzerinde Chris olmadan çalışmaya başladığını açıkladı…
Mart 1992’de Chainsaw Charlie adlı single piyasa çıkarken, Haziran’da “The Crimson Idol” de raflardaki yerini alıyordu… Albüm, Blackie’nin Fort Apache stüdyolarında kaydedildi… Albümdeki tüm şarkılar, miksaj ve mastering de Blackie’ye aitti… Kayıt sırasında Frankie gruptan ayrıldı ve yerine Stret Howland dahil oldu, aynı zamanda Johnny Rod da bu albümde çalmadı fakat daha sonra turda gruba geri katıldı… Rod’un yerine gitarist olara Bob Kulluck katıldı…
Ağustos 1992’de W.A.S.P tekrar Donington’daydı fakat bu sefer headliner olarak Iron Maiden sahnedeydi… Tur kadrosu; Blackie, Johnny Rod, Stret Howland ve Doug Blair şeklindeydi…
Ekim 1993’te çıkan single “Sunset And Babylon”un ardından, bir best of albümü olan “First Blood…Last Cuts” aynı ay içinde piyasaya çıktı… Albüm piyasaya çıktıktan kısa bir süre sonra Blackie grubu dağıttığını ve solo kariyerine devam edeceğini açıkladı…
Haziran 1995’te Castle Records ile anlaşma imzalayan Blackie, “Still Not Black Enough”u tekrar W.A.S.P adı altında piyasaya çıkardı. Blackie’nin açıklamasına göre; W.A.S.P adını kullanmayacak fakat ortaya çıkan şarkılar klasik W.A.S.P tarzında olunca bu ismi kullanmaya karar veriyor…
“Kill Fuck Die” albümü Mart 1997’de piyasaya çıkarken albüm karanlık atmosferiyle dikkat çekiyordu… Chris Holmes bu albümde gruba yeniden katılırken, Mike Duda da bas gitarist olarak yerini alıyordu… Grubun turlarındaki sahne şovları inanılmaz tepki topladı; tecavüz edilen rahibe, canlı bir domuzu doğramak…
W.A.S.P, CMC International ile yeni bir anlaşma imzalarken Blackie de Capitol Records’a açtığı davayı kazanıyor ve “W.A.S.P” albümünün tüm kontrolünü eline alıyordu… Albümün masteringini tekrar yapan Blackie, B yüzünü tamamen değiştirerek canlı performansları albüme ekledi…
“Double Live Assasins”, 1998 Şubat’ında İngiltere’de, Haziran’da ise Amerika’da piyasaya çıktı. Albüm 1997’de çıktıkları dünya turundan oluşuyordu… Albümün ardından Iron Maiden ile Metal Manics turnesine çıkmayı planlayan grup, organizasyonla problemler yaşayınca geri çekildi…
1999 senesinin henüz başında Blackie yeni albümün adının “Helldorado” olduğunu ve Mayıs’ta piyasaya çıkacağını açıkladı… Haziran ayında gerçekleştirilen gayet başarılı bir Avrupa turunun ardından çıkılması planlanan Amerika turu, Blackie’nin sakatlığı nedeniyle ertelendi…
Şubat 2000’e geldiğimizde W.A.S.P, uzun süredir beklenen Amerika turunu nihayet gerçekleştirdi ve hemen akabinde Mart ayında “The Best of The Best” albümü piyasaya çıktı…
22 Nisan 2000’de grup, Los Angeles’taki Key Club’ta bir konser verdi ve bu konser internet üzerinden canlı yayınlanarak dünyanın dört bir yanındaki W.A.S.P hayranlarını buluşturdu… Bu müthiş olay grup tarihindeki en önemli kilometre taşlarından biriydi…
Mayıs 2000’e geldiğimizde ise W.A.S.P’ın T.j Mashal derneği yararına bir yardım şovunda sahne aldığına tanık olduk. W.A.S.P’ın yanı sıra sahneye Great White ve Megadeth gibi gruplar da çıktı…Ayrıca şovdan bir parça da bir film için ayrıca kaydedildi… Aynı senenin sonbahar aylarında ise, internetten yayınlanan, Kay Club performansının canlı kaydı olan “The Sting” piyasaya çıktı…
9 Nisan 2001’de, W.A.S.P yeni albümü “Unholy Terror”u Metal-Is etiketiyle piyasaya çıkardı… Prodüktörlüğünü Blackie’nin yaptığı ve Blackie’nin gözünden dünyadaki düzeni irdeleyen albüm Los Angeles’te kaydedildi… “Bu albüm; sosyal, dini ve politik iki yüzlülüklerle hesaplaşıyor. Kökten dinci Hıristiyanların olduğu bir ortamda büyüdüm ve bir çok hayata tanık oldum, o yüzden dünyayı başka gözlerle görebiliyorum” diyor Blackie, albüm için…
L.A Weekly ve Hit Parader Magazine gibi dergiler tarafından alkışlanan ve desteklenen albümün ardından Avrupa’ya giden W.A.S.P 2001 yazını konserlerle geçirip, bir sonbahar turnesi için Amerika’ya geri dönerken yıl sonuna doğru müzik dünyasına başka bir bomba daha düşüyordu…
Blackie Lawless, Frankie Banali ve Mike Duda’dan oluşan gruba Darrell Roberts’in (Unholy Terror Amerika Turunda gruba katılmıştı) de katılımıyla meydana gelen kadro, “Dying For The World” için Blackie’nin Los Angeles’taki stüdyolarına kapandı… Albüm, Körfez Savaşındaki Amerikan askerlerinin mektupları üzerine inşa edilmişti…
Blackie’nin açıklamalarına göre; “Bizi bu albümü hazırlamaya iten şey, Körfez Savaşındaki zırhlı birliklerde savaşan Amerikan askerlerinin bize yolladığı mektuplardı… Savaşırken “Fuck Like A Beast” ve “Wild Child” dinleyen askerlere yeni bir şeyler sunmalıydık… Açıkçası, öldürmeye gidenler için bir albüm yaptık…”
“’Shadow Man,’ ‘Hell For Eternity,’ ‘Trail Of Tears,’ ‘Rubberman,’ ‘My Wicked Heart,’ ‘Stone Cold Killers,’ ‘Hallowed Ground,’ ‘Hallowed Ground #5 (akustik),’ ‘Black Bone Torso,’ ve ‘Revengence’ şarkılarından oluşan “Dying For The World” albümü öfkeyle mücadele etmek için yapılmış bir albüm oldu…
2004 senesine geldiğimizde ise grup “The Neon God: Part One – The Rise” ve The Neon God: Part Two - The Demise” adlı iki konsept albüm çıkardı…