|
|
pusulu bir kış gecesinden yazıyorum sana bu mektubu
dışarda kar var içerde sobam yanmıyor
çünkü içim yanıyor aşkından
seni anlatıyorum kendini kaybetmiş satırlarıma
hatırlatma yapıyor bana hatıraların
gözlerimde gözlerin odamda hayalin
ve karşımda beni dümdüz edip giden şeklin şemalin
bilmiyorum nedenini neden böyleyim
içim içimi parçalıyor
daha nasıl yazar nasıl anlatırım ve nasıl söylerim
ve yine her zamanki gibi masamın üzerinde bir bardak soğuk su var
ben yazdıkça azan azdıkça alevlenen aşkının ateşini
söndürmeye bir nebzede olsa yardım eden bir bardak soğuk su var
hava soğuk olsada içim yanıyor
kalbim sıkışıyor üzerimde bir sıkıntı var lan yüreğim yanıyor
kar yeni dindi sayılır kalemide bıraktım kağıdıda
gözelrimi kapattım yaslandım arkama
bazen hayalinle konuşuyor
bazen buruk bir türkü yapıp seni dinliyorum
ben bir aşk adamıyım seni yazar seni anlatırım
gençliğini kaybeden bir delikanlıyı canlandırırım
kağıt tutarım kalem tutarım
ve yeri gelince kayblan hayallerime sıkarım
neden böyleyim bilmiyorum taner diyorum bazen kendime
taner yeter anla artık sok kalın kafana
o gitti başkasıyla bıraktı seni ezdi seni
ve dümdüz etti gitti seni sen bittin artık
sen yoksun artık sen bir yalansın artık
ve yalan cümlelerle bir türkü olarak yaşlanıyorsun artık
benden seni anlatmamı isteselerdi bir yürek anlatırdım
deselerdi yaz onu yazardım
en güzel şiirleri dilsiz istekleri yazardım
parmaklarım morarıncaya kadar yazardım
yüreğim yorulup duruncaya kadar yazardım
deselerdi çiz onu çizerdim dünyayı
dünya her taraf yediveren gülleri
yedi renk açan en mevsimsiz çiçeklerin açtığı
nakışlı oyalı özenli bir dünya
ve korkardım
kendi çizdiğim dünyaya dokunmaya korkardım
çiçeklerin yaprakların solmasından korkardım
deselerdi kim o? o derdim o işte
beni sabahlara kadar kendisini düşünmek zorunda bırakan biri
o konuşsa yüreğimdeki allı tebessümler kaybolurdu
konuşsa yanmadan yıkılmadan söndürürdü beni derdim
karşısında erirdim sigaram kadar tiryakisi olduğum
görmediğim kadar özlediğim özlediğim kadar dokunamadığım
dokunamadığım kadar ürkek ve o derdim o
yaşayıpta yitirdiğim değil yaşamayıpta bilmekten istediğim
konuşmasını istediğim
kızıl dudaklarına hasretlendiğim ve hasretiyle eridiğim derdim
hiç evlenmedim senden sonra
misal baba olmak nasıl bir duygu tatmadım hayatımda
mutlu bir yuvam olmadı
eve geç gelince ne masamda bir tas sıcak çorba
ne bir çay ve en kötüsü ne biliyor musun
kapıyı çalınca güler yüzle karşılayan bir karım olmadı
HATA BİLDİR
|
|
|
|
Yorum Yapın